9 Ocak 2011 Pazar

Anlamsız Gösteri ve Uyuyan Komşu

Ne yoğun bir gün geçirdim bugün. Hem de hiç planlamadığım öngörmediğim bir yoğunluktu  bu. Şu an saat 02:40  4. biramın sonlarına yaklaştım... Şimdi ise saat 03:47 yazıya başladığım anda komşumuzun oğlu geldi.... Şu an ise 04:55 az önce bahsettiğim komşumuzun oğlu sigara içmeye gittiğinde yazmaya başlamıştım tekrar geldiğinde kestim gittiler yeniden başlıyorum. Komşumuzun oğlu deyince küçük birşey sanmayın 23 yaşında. Bu gece eski kat komşularımız ile onların çok, bizim ise daha az samimi olduğumuz üst kat komşularımız bizdeydi. Bahsettiğim komşu oğlu üst kat komşumuzun oğlu. Garip bir gece geçirdik. Hani biraz yapmak zorunda hissettiğin davranışlar vardırya ona benziyordu bu buluşma. Eski komşularımız Can'ın eski bakıcısını kendi çocuklarına bakması için işe almayı düşünüp referans için bizi aradıklarında uzun süredir görüşmediğimizi ve görüşmemiz gerektiğini hissettik. Daha doğrusu kadınlar böyle bir kanıya vardı. Erkekler de uydu. Farklı samimiyetler de de olsa ortak arkadaşlarımız üst komşu da çağrıldı ve bizde bir davet ayarlandı.Davet daha da komik geçti. Şu sıralar olağanüstü bir yoğunlukta çalışan eski komşumuz Emre çektiği başağrısının da etkisiyle ikili kotuğa uzanıp uyuya kaldı. Üst komşumuz Sedat Abi de yorgunluğunu bahane edip izin istedi., hem de mutfakta oturan kadınlara haber vermeden, aynı zamanda benim de haber vermemi istemeden. Velhasıl kelam gelen komşu oğlu da bu izin isteyen adamın oğlu...Dayanamadım yattım şu an bir gün sonrası ve saat 02:18 artık iki günü birlikte kaleme alacağım. Dün gece üst kat komşularımızın gitmesi 4:30'u buldu. Eski kat komşularımız ise bizde kaldı saat beş gibi uyuyakaldım artık zaten yazının başında bahsettiğim gibi oldukça yoğun bir geçirmiştim. Oğlumun kreşi yıl ortasında yeni yıldan umutlarımız adını verdikleri ama ortaya konulan  işlerin konuyla hiç ilgisi olmadığı anlamsız bir gösteri düzenlemiş. Sanırım yeni drama hocaları As Merkezle bir anlaşma yapmış belli periyotlarla çalıştığı okulları oraya götürüp gösteriler düzenleyip para kazanıyor. Okul bedava etkinlik yapıyor, Avm ziyaretçi kazanıyor hareket oluyor, etkinliği yapan çocuk para kazanıyor kazan kazan ticareti yani. Arada kaybeden ise bu bol kazançlı ticarete malzeme olan çocuklar ile velileri. Neyse saat 13:30 da oğlumu kreşine bıraktık. Gösteri 15:00'de aradaki zamanda Gülsüm English Time'dan alacağı kurs için seviye tespit sınavına girdi. Ben de heykelde onu beklerken kitapçı dolaşmayı planlıyordum. Arabayı park edip giderken yolda Kent Konseyi Tiyatro Grubundan Çorumlu Emine'ye rastladım. Bana hocam vaktiniz varsa size bir çay ısmarlayım hem de yanımda bir arkadaşımla birlikte yaptığım takılarım var onlara bakar  nereye satabileceğim hakkında bana bir fikir verirsiniz dedi Kabul ettim beni Eğitim bilimlerini geliştirme derneği diye bir yere götürdü. Bir baktım içerde bizim Kent Konseyi Tiyatro grubundan Cevdet Hoca ile Rahmi Dede de oradalar. Mekan zaten 65 yaş altının girmesi yasakmış izlenimi veriyor. Ama insanlar çok tatlı, hepsi eski solculardan öğretmenler. Olağanüstü bir sosyalleşme çabası içindeler ve hepsi sanatla çok iç içe. Şiir yazanlar, taşlara resim yapanlar, tiyatro yapmaya çalışanlar çok hoşuma gitti. Bu arada Emine takılarını gösterdi fikirler verdik aynı zamanda satın da aldık ben de Gülsüm'e 3 tane takı aldım üçü de kolye. (20 TL) Can'ın gösterisine gecikiyorum diye çıktım Gülsüm'ün sınavı gecikti onu beklerken iyice geciktik üçe beş kala heykelden hareket edebildik. Kestirmeden gideyim diye eski Yalova yoluna girdim ve pişman oldum. Yolda kaza olmış trafik ilerlemiyor, bulduğum ilk fırsatta yan yollara saptım bilmediğim ara yollarda kaybola kaybola bilidiğim bir yere çıkabildim. As Merkez'e vardığımda saat 15:30'u geçmişti. Allah'tan gösteri de gecikmişti.Ayakta kalmanın haricinde bir sıkıntı olmadı. Oğlum  her zamanki gibi mükemmeldi:)) Hele bizi gördüğü anda yüzüne yayılan gülümsemeyi saklama çabası çok şirindi. Yukarıda da söylediğim gibi gösteride bir şey yok zorlama bir gösteriydi koro ve dans gösterisi geri kalanı da gösteriyi düzenleyen çocuğun büyüklere yapmaya çalıştığı animasyon. Çocuk aslında işini iyi yapıyor (ismi Kutlaymış, çok zor öğrendim) ama  rahatsız edici bir şey var. Samimi değil, aralarda ve beklerken son derece asık suratlı. İyi iş yaptığını düşünüyor vücut dilinden anlıyorsun bunu ama animatörün birincil işlevi, kitlesini rahatlatmaktır bu tam aksine geriyor.
Gösteri bitti, diğer çocuklar animatörler eşliğinde oynarken, Can kalmak istemedi. Çıktık yemek yedik, Can'ın tavuk yemesi her zamanki gibi sorunlu oldu (38 TL) Ardından Mudo'ya girdik indirim varmış. Ben bir pantalon ve şapka aldım, Gülsüm 2 etek aldı ve Can'a da bir kazak aldık (90TL) Misafir gelecek diye eve döndük yolda benzin aldım (70 TL) bir de misafirler için (hem dün akşamkiler hem de Salı günü Gülsüm'ün iş arkadaşları gelecek onlar için) içki -100'lük rakı, 8 bira- ve çerez aldım. (85TL) sonrasını biliyorsunuz zaten. Bu sabah ise Can 9'da geldi yanımıza misafirler zaten kalkmış. Kahvaltıya dışarı gidelim dediler. Tamam dedik Anadolu Et Lokantası'na gittik. Yemek boyunca baş ağrısı çektim. Komşularımız sürekli sigara içtikleri için, Gülsüm de onlara eşlik ettiği için hep dışarıdaydılar. Ben ise içeride kaldım gazete okuyup  Can'a baktım. Oğlumun oyuncak makinesine sıkışan parasını çıkardım, bir başkasının gasp ettiği topunu geri aldım ve oğlumu tehdit eden bir çocuğa karşı yüreklendirerek gidip "sen bana hiçbir şey yapamazsın tamam mı" diye bağırmasını sağladım. Yemekte Ayten Teyzem aradı. Gülsüm'e zona çıkardığı için geçmiş olsun dilemek istemiş, ama ben cuma günü ödemem gereken 1000 euroyu ödeyemediğim için aradığını sandım. Çok rahatsız oldum keyfim kaçtı. Barış aradı Geçen hafta İstanbul'daymış, Demet Ona Can'ın istanbulda kalan Ben10 saatini vermiş, Bulvarda buluştuk saati bize verdi Can çok mutlu oldu.(bu arada kahvaltı 41,50 TL tuttu muhasebe kaydı için atlamayayım) Eve geldik ve ben uyuya kaldım 5:30'a kadar uyumuşum.  Kalktım yemek yedik bu sefer Gülsüm yattı 8'de beni kaldır Türkan'ı izliycem dedi.7:30'da da Can uyuya kaldı:) Gülsüm'ü kaldırdım Onunla beraber diziyi izledim. Sonra O da benle beraber Güzel Bir Gün isimli filmi izledi. Şimdide yazıyorum işte. Eee bugünkü muhasebe kayıtlarını da tuttum. Haa unutmadan Gazetede  Diyarbakır Cezaevi ile ilgili çekilen bir filmin haberini okudum. Tek kopya çekilmiş ve Beyoğlu'nda bir sinema salonunda oynatılıyormuş İbo'yu aradım becerebilirsek alıp biz de göstrelim diye. İbo girişimde bulunacak. Olursa iyi olur.

7 Ocak 2011 Cuma

GECE GELEN MESAJLAR

  Dün gece uzun zamandır yapmak istediğimiz bir şeyi yaptık evde Gülsüm'le "Başlangıç"ı izledik. Bu benim 3. izleyişim oldu. Hayranlıkla beraber gıcık oluyorum bu filme. Bazı filmler vardır çok hoşuna gider ama, senin de çekebileceğin tarz filmlerdir bunlar. En fazla neden ben düşünemedim dersin ama bu film öyle değil. Bu asla benim çekemeyeceğim bir film. Konu olarak bana uzak öncelikle. Genelde bana uzak filmleri çok sevmem ama buna resmen aşık oldum. Neyse konum bu değil. İki gecedir telefonumu yatak odasında bırakıyorum bu saatte kimse aramaz diye, iki gece önce İbrahim mesaj atmıştı dün de Fatoş. Fatoş'un sabah 9:30 feribotuna yetişmesi gerekiyormuş,yardım istedi. Çözdük sonunda. Bizim arabayı Gülsüm aldı Can'ı okula bırakıp işe gitti ben de Fatoşlar'ın arabasıyla Fatoş'u bıraktım. Anlayacağın bugün Micra değil 2010 model Peugeot Partner kullanıyorum. Mesajlar gece geldi diyorum ama gece dediğim İbrahim'in mesajı 01:30da Fatoş'un mesajı 02:00'de gelmiş. İbrahim'in mesajını ise daha çözemedik. Ufuk'un bize verdiği bir teminat çeki vardı UIP'den film alabilmemiz için. Şimdi çok acil olarak onu geri istiyor, yasal bir takım sıkıntılar mı varmış neymiş. Çeki vermek için UIP'den geri almamız gerekiyor, ama onlardan film aldık, çeki geri alırsak filmi geri vermemiz gerekiyor, film de sezonun en iddialı filmi "Eyvah Eyvah 2" üstüne Anatolium'dan alacaklarımız ödenmedi, herkese borcumuz var sözümüz var ödeyemiyoruz. Hani adamlar parayı ödese ne yapacağız İbo o parayı bankaya verip teminat mektubu alalım filmi kurtaralım diyor. Ben söz verdiğimiz adamlar var iş yapıyoruz nasıl devam edeceğiz diyorum, üstelik Süleyman Eniştem'e 1000 euro borcumuz kaldı bugüne söz vermiştik onu da ödeyemedik. Adam konuşmuyor artık benle, teyzem de zor durumda kaldı. Anlayacağın gerçekten çok boktan bir durum. Gece gelen mesajlardan birinin problemini kolayca hallettik ama diğeri kolay çözülecek gibi birşey değil.  İnsanın ne yapıyorum neyle uğraşıyorum diye isyan bayrağını göndere çekesi geliyor. Paranın bu kadar hayatımızda ilişkilerimizi belirleyecek derecede rol alması yaşama bakış açımıza taban tabana tersken, en yakınımızdakilerden en uzaktakilerimize kadar parayla değerlendirilip, parayla sınanmak, yapmak istediklerine kilit vuranın da çilingir olanın da para olması, arkadaşından akrabana kadar kimsenin yüzüne bakamayacak hale getirmesi anlamsızlaştırıyor herşeyi.
Bu akşam Yerel Gündem21 tiyatro topluluğunun provası var. Pardon Kent Konseyi Tiyatro topluluğunun isimleri değişti onların. Timur'un da Borçelikle çıkardığı oyun var. Ona gitmek istiyorum ama grupla da plan yaptık "Tanrı"yı okuycaz bu akşam. İptal edemem insanlar çok zor koşullarda geliyorlar. Timur'a grupla oyuna geleyim diyorum herkesi birden içeri aldıramam fabrika personeline özel bir oyun diyor. Onda da kararsız kaldım yani daha doğrusu çözümsüz. "Tanrı" Woody Allen'ın 94'te çalıştığımız ama bir takım nedenlerle çıkaramadığımız oyunu büyük ihtimal onu seçeceğiz bugün. Yıllar önce oyuncu olarak çıkaramadığım oyunu bu sefer yönetmen olarak sahneleyeceğim. Dün de Bosch Tiyatro Grubu'nda  "Müşkünant!ı okuduk. Orada da yıllar önce oynadığım bir oyunu sahneleyeceğim. Normalde hiç tarzım değil bir oyunu ikinci kez çalışmak ama bu yıl öyle denk geldi ne yapalım. Umarım daha önceki rejilerden minimum etkilenirim. Hiç etkilenmemek mümkün değil çünkü.
Bu gün okulda çocuklarla yeni yıl partisi yaptık. Geçen hafta "Öğretmenim herkes yılbaşı partisi yapıyor  biz de yapalım " demişlerdi ben de üzülmeyin biz de yılın ilk haftası yaparız diğerleri yılın son partisini yapıyorlar biz de yılın ilk partisini yapmış oluruz demiştim Ama dediğimi unutmuşum Onlarsa unutmamış salona bir girdim ellerde poşetler 60 liralık abur cubur almışlar. Bir ders yeyip içtiler. İkinci ders de onlara Sayı oyunu ile üçlü doğaçlamalar yaptırdım. Dünkü sınıflara da aynısını yaptırmıştım dolayısıyla konum hazırdı sadece yetiştirmekte güçlük çektim ilk ders partiye gidince.
Paranın gerçekten hükmü yok Dün Kent Konseyinden maaşımı aldım ev kirasıyla yakıtı ödeyince hiçbirşey kalmıyor. Bugün evdeki eksikler için alışveriş de yaptım 95 lira tuttu. Onu verince para yakıta yetmeyecek ne yapıcam bilmiyorum. Bu arada dün 50 liralık da benzin almıştım. Ne çok paradan bahsettin deme yazının başında da söylemiştim bu yazılar sayesinde çalışma notlarımı  ve muhasebe kayıtlarımı da tutmuş olucam. Hem de çok sıkıcı olmadan. Sadece kontrol biraz güç olacak o kadar...